Ek Ders: Yine Evli Erkekle İlişki Kılavuzu ve Yine Evde Kalmak Üzerine

Etrafımdaki bütün eğitimli ve hasbelkader "şehirli" kadınların bekar olduğunu gördükçe diyorum ki bu ülkede bir bokluk var. Kadınlarımıza ve genç kızlarımıza sorgulama teknikleri yerine dikiş nakış öğretselerdi gerçekten de kimse bekar kalmazdı, orası kesin. Tavşanlar gibi sevişen ve düzine düzine çocuk yapan çiftlere rastlayabilirdik. Analitik bakış açısı olan gerçekçi kadınlar üzülerek söyleyelim ki yalnızlığa mahkumdur. Salak ayağına yatmayı becerebilirse ne ala. Çünkü erkek kendinden zeki kadını sevmez. Bu konularda eziktir. Lise mezunu adam üniversite mezunu kadınla yapamaz, kendi rüştünü ispatlamak için dövme olasılığı bile yüksektir. Örnek bol. Zaten bizim ülkenin erkeklerinin analitik düşünce yeteneği olan azınlığının büyük kısmı okuldan sonra askerlikten kaçmak için (zira analitik kafalar askerlik fikrinden pek hoşlanmaz doğal olarak) yurtdışına gittiği için birini bulma şansınız düşük. Koyun olan çoğunluğu idare edebilirseniz ne güzel. Ben gerizekalılığa tahammül edemiyorum açıkçası. Siz edebiliyorsanız ne mutlu size.
Hayat bir erkek aramaktan ibaret değil normal şartlarda elbette. Ama ülkemizde evlenmeyen kadınlara aile, toplum ve iş arkadaşları vb. gibi çevreler tarafından anormal psikolojik baskılar yapıldığı için kadının kafayı üşütmesi çok normaldir. Sonra gelsin seramik kursları, gitsin İtalyanca kursları... Bu kursların başlangıç kurlarında kırkını aşmış loser adamlar da fink atar elbet. Çoğu da işe yaramazdır. (Bunu kursları orta kura gelince bırakmalarından rahatça anlayabilirsiniz.)
Bir de evli erkekler var ki bu aralar en çok yazmak istediğim mevzu bu, fark etmişsinizdir: Evli bir adama kapıldınız diyelim. Size sizi çok sevdiğini söylüyor. Yıllardır karşısına sizin gibi birisi çıkmamış ve hatta karısı dahil böyle bir şeyi uzun yıllardır kimseye hissetmemiş. Çok naza çektiniz başta ama sonunda gördüğünüz ilgi ve ihtimama dayanamadınız. Duygularından neredeyse eminsiniz. Karısıyla çok korkunç bir evliliği olduğunu söylüyor size durmadan. Şu kadar aydır sevişmemişler bile; üstelik buna inanmak için de çok geçerli bir nedeniniz var. Siz de inanıyorsunuz. Buraya kadar herşey tamam.
Aklınıza ilk gelen soru şu olmalı: Bu adam eğer söylediği kadar mutsuzsa neden bugüne kadar ayrılmadı?
Olası cevaplardan biri çocuğunun olması, diğeri maddi sıkıntı ve sorunlardır. Başka bir neden de olabilir elbette. Diyelim ki çocuğu olduğu için boşanmıyor: Ona kavga gürültü içerisinde sağlıklı bir biçimde çocuk büyütülemeyeceğini hatırlatmanız yerinde olacaktır. Maddi sebepleri de iyice öğrenseniz iyi olur. Çünkü numara yapma ihtimali var, üzgünüz. Şunu da ekleyelim: Hiç bir cevap yeterince mantıklı olamaz. Bu adam gerçekten mutsuzsa çoktan ayrılmış olurdu. Unutmayın bunu.
Ben size olası senaryoyu yazayım şimdi: Bu adam sizden mutlaka süre ister. İstemediyse isteyecektir. Eğer istediyse süreyi siz kendiniz belirleyin. Çünkü ona bırakırsanız o süre sürekli revize edilecek, sürekli uzayacaktır. Vereceğiniz süre iki-üç haftayı geçmesin ki adama iyice kapılmayın. Bu sürenin sonuna dek boşanma kararını alırsa ve somut bir adım atarsa onunla beraberliği düşüneceğinizi, aksi takdirde bu sürenin sonunda bu işin biteceğini söyleyin. Ve bunları uygulayın. Süre bittikten sonra bir gelişme yoksa ikinci bir süre vermeyin! Dünyanın en iyi sekslerinden birini onunla yapmış olsanız bile bu karara uyun. Kendinize olan saygınızı ayaklar altına almayın.
Bir de şunlar var: 1. Karısını göt gibi bırakan adam ileride sizi de göt gibi bırakabilir. 2. İlgisiz baba olan bir adam sizinle bir çocuğu olsa ona karşı da yine ilgisiz baba olacaktır. 3. Boşanan adam genelde tekrar evlenmek istemez. 4. En iyi ihtimalle boşansa ve sizinle evlense bile ailesi karşısında yuva kıran kadın imajınız olacaktır. Sizi sevmeyebilirler.
Zorla güzellik olmaz.

Hiç yorum yok: